NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
120 - (2227) وحدثناه
إسحاق بن
إبراهيم
الحنظلي.
أخبرنا عبدالله
بن الحارث عن
ابن جريج.
أخبرني أبو
الزبير؛
أنه
سمع جابرا
يخبر عن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
قال "إن كان في
شيء، ففي
الربع
والخادم والفرس".
{120}
Bize bu hadîsi İshâk b.
İbrâhim El-Hanzelî dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Haris, İbni
Cüreyc'den naklen haber verdi. (Demişki): Bana Ebu'z-Zübeyr haber verdi.
Kendisi Câbir'i Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen haber
verirken işitmiş:
«Eğer bir şeyde
(uğursuzluk) varsa (o da) hanede, hizmetçide ve attadır.» buyurmuşlar.
İzah:
Bu rivayetlerden îbni
Ömer hadîsini Buhari «Kitâbü't-Tıb»'da, Sehl hadîsini «Cihad» ve «Siyer»
bahsinde; aynı hadîsi Nesâî «İşrâtü'n-Nisâ'da tahrîc etmişlerdir.
Ulemâ bu rivayetlerde
bildirilen üç şeyde uğursuzluk olup olmadığında ihtilâf etmişlerdir. İmam Mâlik
ile bir cemaata göre rivayetlerden murad : Zahirî mânâlardır. Allah Teâlâ evi
zarar veya ölüme sebep halkeder. Muayyen bir kadın ve at yahut hizmetçi de
Allah'ın kaza ve kaderiyle bazan helake sebep olabilir. Hadîsin mânâsı: Bazan
bu üç şeyde uğursuzluk hâsıl olur, demektir. Hattâbî ile diğer birçok ulemâ bu
rivâyetlerdeki üç şeyin memnu olan teşe'ümden istisna edildiğine kail
olmuşlardır. Yâni teşe'üm yasaktır. Yalnız içinde oturmaktan hoşlanmadığı ev,
beraberce yaşamaktan hoşlanmadığı kadın veya hoşlanmadığı at, hizmetçi gibi
şeyler olursa, bunlardan ayrılsın, demektir. Bâzıları: «Evin uğursuzluğu;
darlığı ve komşularının kötülüğünden ibarettir. Kadının uğursuzluğu
doğurmaması, gevezeliği ve şüpheli işler yapmasıdır. Atın uğursuzluğu üzerinde
harb edilememesi yahut fiatının pahalılığı; hizmetçinin uğursuzluğu ise kötü
ahlâklı olması, kendisine ısmarlanan şeylere kulak asmaması gibi şeylerdir.»
demişlerdir.
Aynî diyor ki: «Bu
babda sahîh olan mânâ: Teşe'ümün bütün nevileriyle nefiy ve iptal edilmesidir.
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in: «Teşe'üm yoktur.» buyurduktan
sonra. «Uğursuzluk üç şeydedir.» buyurması câhiliyyet devrinin itikadını
hikâyedir. Çünkü o devirde Arablar bu üç şeyde uğursuzluk olduğuna inanırlardı.
Yoksa bu hadîs müslümanlarm îtikadınca da bu üç şeyde uğursuzluk vardır
mânâsını ifâde etmez.
Bu rivayetlerin
bâzısında Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in :
«Eğer uğursuzluk nâmına
bir şey varsa (bu) atta, kadında ve evdedir.» buyurmuş olması bizce bu babdaki
ihtilâfa meydan vermeyecek kadar açıktır. Çünkü hadîsin mânâsı şudur : Eğer
uğursuzluk nâmına bir şey sabit olsaydı şu üç şeyde sabit olurdu. Lâkin
uğursuzluk nâmına bir şey sabit olmamıştır. Binâenaleyh bunlarda da uğursuzluk
yoktur.
Hz. Âişe'nin bu hadîsi
işittiği vakit kızdığı ve üzerinden bir elbise parçasının havaya uçtuğu, diğer
bir parçasının da yere düştüğü rivayet olunur. Aişe (Radiyallahu anha) yemin
ederek şunları söylemiştir;
«Kur'ân'ı Muhammed
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e indiren Allah'a yemin olsun ki, Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu sözleri asla söylememiştir. O ancak câhiliyyet
devri insanlarının bunlardan teşe'üm ettiklerini söylemiştir.»
Kaadî İyad'm beyânına
göre bu babda ulemâdan bâzıları şunları söylemiştir: «Hadîslerde geçen bu
kısımlar bir araya getirilirse üç nevi hâsıl olur. Birincisi: Zarar kendisiyle hâsıl
olmayan ve âmmenin hâssanın âdetini de teşkil etmeyen kısım ki buna iltifat
edilmez. Şeriat da buna kıymet vermeyi yasak etmiştir. Bu tıyera yâni
teşe'ümdür. İkincisi : Nadiren vuku bulan ve umumî zarara sebep olan kısımdır.
Taun gibi. Onun bulunduğu yere gidilmez ve o yerden çıkılmaz. Üçüncüsü
hususîdir. Ev, at ve kadın gibi. Ki : Böylelerinden kaçmak mubahtır.»